Millî Eğitim Bakanlığımıza en son söylenecek cümleyi en başta söyleyerek başlayalım, Son birkaç yıldır yapılan akıl almaz hatalar ve uygulamalar ile düştüğümüz durumun sorumlusu öğretmenler değil; tıpkı bu taslak gibi uygulanan yanlış eğitim politikalarıdır. Eğitimdeki yanlış politikaların sonucunda ortaya çıkan başarısızlığın müsebbibi eğitimciler değildir.
Maalesef bir ilerleme kaydedemediğimiz eğitim sistemimiz faturasını gelecek nesillere çıkaracak sonuçlara zorlanmaktadır.
“Millî Eğitim Bakanlığı’nın Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliği Taslağı”nın eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısı olmayacağı gibi, aksine kurumsal bütünlüğü, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyecektir. Düşünün, okul müdürü ve idareciler öğretmenlere, öğretmenler kendi çalışma arkadaşlarına, veliler ve öğrenciler kendilerine not veren öğretmene performans notu verecek. Siz hiç doktora puan veren hasta, polise not veren vatandaş, hâkime not veren davacı gördünüz mü? Nedendir bilinmez böyle garip uygulamalar ilk olarak Millî Eğitim Bakanlığı’nda başlıyor. Lakin öğretmenler kimsenin test kobayları değildir.
Değerlendirme sonucunda öğretmenleri A,B,C,D diye kategorize etmekle hedeflenen nedir? Uzman öğretmenlik sürecini bile yönetemeyen bakanlık, bu süreci hangi akılla yürütecek. Cesaretiniz varsa eğitim camiası nazarında sınıfta kalan kendi bürokratlarınızı bir test edin bakalım. Bu komik ve anlamsız süreci işlevsiz kılmak için Eğitim Bir-Sen olarak tüm üyelerimizle birlikte taslağın yönetmelik metnine dönüşmesine engel olacak, taslak ile ilgili MEB’in uygulama ısrarı sürerse uygulamayı anlamsız kılacağız. Okullarda öğretmenler, yöneticiler ve diğer eğitim çalışanları şiddete maruz kalıyorken ve tüm bu paydaşlar bakanlık ve bağlı bürokrasisi tarafından savunmasız bırakılmışken, sosyal medyaya düşen görüntülerle meslek onurlarıyla alay edilirken, eğitim çalışanı toplumun şamar oğlanı yapılırken sesi çıkmayan, gerekli önlemleri almaktan imtina eden, sınav sistemi, kariyer basamakları sistemi, müfredat, ders kitapları vb. süreçleri yönetemeyen ve skandallara sebep olan Milli Eğitim Bakanlığı bürokrasisi, motivasyonu bitiren ve kamu görevlilerini tehdit etmek sonucunu üreten bu taslakla hem yorucu hem de yıpratıcı süreçlere kapı aralamaktadır. Bu türden yanlış uygulamaların sosyal maliyeti ağır olacaktır.
İsterseniz önce biz Millî Eğitim Bakanlığı bürokratlarının son döneme damga vuran bazı uygulamalarını değerlendirelim. 15 Temmuz darbe girişimi hemen sonrasında FETÖ yayın evlerine bastırıp dağıttınız kitapları geri toplamak zorunda kalmak; tam bir yıl sonra basılan ders kitaplarından darbe kalıntısı sayfaların öğretmenler tarafından yırtılmasını istemek kaç puan değerindedir. Bir gecede sınav sistemini değiştirerek binlerce öğrencinin akıllarını karıştıran, haftalarca yeni sistemi anlatamayan, bu günlerde bile hala tam olarak açıklanamamış liseye yerleştirme sistemini keşfeden MEB bürokrasisi kaç puanı hak etmektedir?
Eğer bir performans değerlendirmesi yapacaksanız öğrenci ve velilerden Millî Eğitim Bakanlığının performansını değerlendirmelerini isteyiniz. Göreceksiniz ki MEB bürokrasisi sınıfta kalmıştır, eğitim öğretim sürecinde miadını doldurmuştur.
Buradan tekrar bakanlığa, eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısının olmayacak, aksine kurumsal bütünlüğü, mesleki motivasyonu, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyecek, öğretmenlik mesleğini örseleyeceği açık olan performans değerlendirmesini gündeminden çıkarması çağrısında bulunuyor; yönetmelik taslağının yürürlüğe konulması hâlinde, sendikamız Eğitim Bir-Sen’in süreci işletilemez hâle getirecek eylem kararı almaktaki kararlılığını bir kez daha hatırlatıyorum…
Öğretmen Performans Değerlendirme Taslağı Üzerine
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ